26-08-2017
Hedef iki şey: Bunlardan biri, hakkı tebliğ; diğeri cemaat toplama ve tutma. Bir üçüncü şık var ki, hem hakkı tebliğ, hem de cemaat toplama. İdeal olanı budur. Fakat; öyle bir noktadasınız ki, hakkı açık, net ve kesin bir şekilde tebliğ ederseniz, cemaat dağılacak veya mevcudunuz çoğalmayacak, biri iki edemeyeceksiniz! İşte böyle bir noktadasınız; hangisini tercih edeceksiniz? Bir başka ifade ile; hakkı bütün açıklığıyla söylerseniz, cemaatler dağılacak ve fakat söylemezseniz veya teğet geçerseniz hem cemaatleri tutarsınız hem de sempati toplarsınız! Hangisi şeriat’a uygun?
El-Cevap: Hakkı söylemek! Evet, hakkı söylemek ön planda gelir!.. Şeriat’a uygun olanı budur. Ve hatta şeriat’ın emridir!.. Neden? Çünkü:
1- Cemaatın ölçüsü, haktır; hakkı söylemektir. Zira cemaatın târifinde hak vardır. Hz. Ali (r.a.) şöyle der: "Cemaat, hakkın etrafında toplananlardır; sayıları az da olsa! Tefrika ise, bâtılın etrafında birikenlerdir; sayıları çok da olsa!”
2- "Hakkı söyle! Acı da olsa!” (İbn-i Hibban) sözü, İslam’ın bir emridir.
3- Bütün peygamberler, hakkı söylemek için gelmişlerdir ve hakkı söylemişlerdir. Bu arada öyleleri olmuş ki, çok az cemaat bulmuşlar veya hiç bulamamışlardır.
4- Hakkı söylemeyenler, ya dalâlete düşmüşlerdir ya da lanete! (Bakara, 159)
5- Cemaat toplayacağım diye hakkı ketmetme veya hakkın üzerinden teğet geçme, taviz vermedir. Taviz verme ise hem haramdır ve hem de felakettir.
O halde peygamberlerin varislerine düşen hakkı söylemektir. Yoksa kalabalık yığınlar meydana getirmek değildir. Binaenaleyh, bizim: "Günümüzün Putları ve Putperestleri” başlığı altında yayınladığımız bildiri isabetli olmuştur; beş maddeye de uygundur. Aksini iddia ise hatalıdır; şer’î delil ve kaynaklara uymaz.
Hakkı söylemeye devam:
Bir-iki cümle ilavesiyle şimdilik bu bahsi kapatıyorum:
a) Mühim olan suçluyu bulup onu suçlamak ve suç işlemekten onu vazgeçirmektir. Bir daha anlaşıldı ki, asıl suçlu Cemaleddin Hoca değil; sur duvarının sol tarafına şirk kapısından geçip müşrik olan ve cenazeleri kılınmaz hale gelen kemalistler ile particilerdir ve bunları destekleyen hocalar ve dervişlerdir!..
b) Ya ilim yetersizliğinden veya art düşünceye mebnî ileri sürülen iki mesele: Bunlardan ise, "Bir söz veya bir hareket ki, onun yüzde 99 cephesi küfür, bir cephesi ise, küfür değildir. Müftüye düşen, tek bir cephesini nazar-ı itibara alıp tekfir etme yoluna gitmemektir,” şeklindeki mevzu, "Sur” duvarının solundakilere de şâmil midir, değil midir? İkincisi ise, kemalistlerin ve particilerin avukatlığını yapmak üzere Mehmet Kırkıncılar’ın, Maide, 44, 45 ve 47. ayetlerin tefsir ve tahlillerindeki saptırmalarıdır. Gelecek sayılarda göreceğiz!..
BEYYİNELER 5 - CEMALEDDİN BİN REŞİD رحمة الله عليه
Heute | 958 |
Insgesamt | 4715300 |
Am meisten | 42997 |
Durchschnitt | 1754 |