MUSAFAHA RİSALESİ

13-09-2017

MUSAFAHA RİSALESİ

 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!..

Sağlam bir şeriat’ın şarii olan Allah Teala’ya hamd olsun! O Allah ki, talim ve tebliğ için Resulü’nü gönderdi (salât ve selam üzerine olsun). Ve bizlere neim-i mukim olan cennetin yolunu beyan eden âl ve asha-bına da salât ve selam olsun!

Bundan sonra ey kardeşlerimiz! Bilin ki,Allah Resulü şöyle buyurdu:

,,İki müslüman birbirine rastlar da musafaha etmezler, illa eder-lerse, onlar daha birbirlerinden ayrılmadan Allah her ikisini de mağfiret eder.“

 

Bir diğer rivayette ise:

,,İki müslüman birbirlerine mülaki olduklarında müsafaha yapıp Allah’a hamdeder ve O’ndan mağfiret dilerlerse Allah her ikisini de mağfiret eder.“

Mesabih de böyledir. (Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud...)

 

,,Yetefasehan“ sözündeki (F) takib içindir. Musafahanın hemen rastla-manın akabinde olmasını ifade eder. İşte bununla, müslümanın kardeşi diğer bir müslümana mülakı olduğunda müsafaha yapmanın meşruiy-yetine delalet eder ve selamlamanın tamamından olur. Çünkü, Allah Resulü diğer bir hadisinde de:

,,Aranızda selamlaşmanın tamamı musafahadır.“

(Tirmizi, Fil’istizan)

 

Öyle ise meseleyi şeriat’ın tayin ettiği yere koymak lazımdır. Rastlayı-şın dışında mesela: Zamanımızda olduğu gibi, cuma ve bayram nama-zlarının arkasında insanların yaptığı gibi. Hadiste buna yer verilmemi-ştir. Öyle ise o husus delilsizdir. Ve şu bir hakikattır ki, ,,Hakkında delil bulunmayan bir şey merduttur ve o bab da başkasını taklit etme de caiz değildir. Belki reddedilir. Çünkü, ,,Bir kimse dinimizde olma-yan bir şeyi ihdas ederse o reddedilir!“ sözü bir Peygamber hadisidir.“ (Beyheki, Ebu Davud, İbn-i Mace)

 

Zira iktida ancak Peygamber’e olur. Allah Teala şöyle buyurmakta:

,,Peygamber size neyi getirdiyse onu alınız, sizi neden men ettiyse

ondan vazgeçiniz.“

(Sure 59:7)

 

Diğer bir ayet-i kerime’de şöyle buyrulur:

,,Emrine muhalefet eden bir kimseler, kendilerine bir fitnenin veya bir azab-ı elimin isabet etmesinden sakınsınlar.“

(Sure 24:63)

 

Mamafih, Hanefi, Şafii ve Maliki fakihleri bu hususun kerahetini ve bid’at olduğunu tasrih etmişlerdir.

 

Tebyin-i Meharim sahibi de şöyle der: ,,Mültekıtt’a, namazları edadan sonra musafaha yapma, her hal ve karda mekruhtur. Zira sahabe (Allah kendilerinden razı olsun), namazları edadan sonra müsafaha yapmamışlardır. Bir de Şunun için ki, namazların arkasından musafaha yapmak Rafızı’ların adetindendir.“

 

Şafii ulemasından, (Allah kendisine rahmet etsin) İbn-i Hacer şöyle demiştir: ,,Zamanımızda beş vakit namazın, cuma ve bayram namaz-larının arkasından insanların yaptıkları musafaha bid’attır, mekruhtur, Şeriat­ı Muhammediyye’de bunun aslı yoktur. Yapanlar önce uyarılır, bid’attır diye. Sonra da tazir edilir.“

 

Maliki ulemasından (Allah’ın rahmeti üzerine olsun), medhelinde der ki, imam, ikindi namazından ve sabah namazından sonra musafaha yapanları musafahadan men eder. Belki bazıları da bu hareketi beş vakit namaza teşmil etmiştır. Bunların küllüsü bid’attır.

 

Şeriat’ta musafahanın yeri, beş vakit namazın arkası değil, müslüman-ların birbirlerine mülakı oldukları vakittir. Bir meseleyi şeriat nereye koymuşsa onu oraya koymalı lazımdır. Öyle ise namazların arkasın-dan musafaha yapanlar men edilir. Çünkü, bu hareket sünnet’in hilafıdır. Tebyin’in kelamı burada bitti.

 

Şu tasrih bilittifak gösterir ki, sünnet’e muhalefet caiz değildir. Tersine Tealâ’nın şu kavline tabi olmak gerekmektedir:

,,Hidayet, kendisine geldikten ve tebeyyün ettikten sonra, bir

 kimse Allah Resulü’ne muhalefet ederse ve mü’minlerin gittiği yolun gayrisine tabi olursa, onu döndüğü yolda bırakırız. Sonra da kendini cehnneme atarız.“

(Sure 4:114-115)

 

Ezkâr’da Nevevi’nin kelamı her ne kadar bunun, sabah ve ikindi namazından sonra yapılmasının mübah olduğunu iş’ar ederse de bu müsafahaların meşru olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü, onun kelamı şöyle:

,,Ama insanların sabah ve ikindi namazından sonra musafaha yolunda adet edindikleri hususun şeriat’ta bu şekilde aslı yoktur. Lakin yapılmasında bir beis yoktur.“

(İnteha)

 

İşte bak, gör. Şeriat’ta bu şekilde musafaha yapmanın aslı olmadığını nasıl itiraf etmekte? Artık bu itiraftan sonra onun zikrettiği şey bir mana ifade etmez. (Allah kendisine rahmet etsin) Fuzeyl b. İyaz’dan şöyle hikaye edildi:

,,Sen hidayet yolunu takip et saliklerin azlığı sana zarar vermez. Delalet yolunu takip edenlerden sakın. Zira helak olacakların çokluğu seni aldatmasın.”

(İnteha)

 

(Allah kendilerine rahmet etsin) Fukaha her ne kadar namazlardan sonra musafaha yapmanın kerahatini tasrih etmemişlerse de, tersine mübah olduğu anlaşılırsa da biz şu zamanda kerahatine hükmederiz. Zira buna insanlar devam etmekte ve bir sünnet’i lazime olduğunu itikad etmektedirler. Öyle ki, terkini caiz görmemektedirler. Hatta ilimle meşhur bazı ulemadan bize ulaştığına göre bu müsafahaların şeair­i İslam’dan olduğunu söylemişlerdir.

Binaenaleyh bunu terk etme nasıl olur? Ey insaf ehli işte görün! Havassın itikadı böyle olursa, ya avamın itikadı nasıl olur? Şu da bir kaidedir: Her mübah ki yanlış bir inanca götürüyorsa o mekruhdur. Allah kendilerine rahmet etsin bazı fukaha fetva verdi. Ve dedi ki:

,,Eyyami bidda oruç tutma kendi zamanlarında yaygınlaşınca mekruh-tur dediler. Vacib olduğu inancına götürmesin diye halbuki o günleri oruç tutma müstehaptır. Ve aynı zamanda bu hususta çok haberler de varid olmuştur. O halde mübahlar ve hatta mekruhlar hakkındaki

zannın ne olur?“

Allahu Teala’dan dua ve niyazımız odur ki, bizi hata ve halelden korusun. Ve sevgisine, rızasına gerek söz ve gerek amel yönünden bizleri muvaffak kılsın. Fazıl Birgivi’ye ait olan bu risaleyi şerife tamam olmuştur. Allah kendisine geniş rahmetiyle rahmet eylesin!

 

 

TASAVVUF - CEMALEDDİN BİN REŞİD  رحمة الله عليه


RISALE

ZÄHLER

Heute 401
Insgesamt 4845257
Am meisten 42997
Durchschnitt 1790