13-09-2017
TEBLİĞ YAPMANIN ÖNEMİ
Önemine binaen tebliğ mevzuunu tekrar gündeme getiriyor ve diyoruz ki: Bilindiği üzere; "Tebliğ" demek, bir şeyi, bir meseleyi, bir hakikatı, bir talebi veya herhangi bir maksad veya bir hedefi duyurmak, ilan etmek ve yaymaktır. "tebliğat" ise, tebliğ kelimesinin cemi sığasıdır. tebliğ sözle yapılacağı gibi, yazı ile de yapılır. Keza; bantlar, video-bantlarla da yapılır, radyo ve televizyon, tebliğ yapmanın en güzel vasıtalarıdır. Fakat, henüz buna sahip değiliz. Ancak, mümkün olan vasıtalara tebliği gereği gibi yaparsak, Rabbimiz bizlere radyo ve televizyon vasıtalarından da istifade etme imkanını verecektir. Bu hususta va’di sarihtir.
Tebliğin önemine gelince; tebliğ ve tebliğat yapmak en şerefli ve en feyizli bir hizmettir; peygamberlerin hizmetidir. Peygamberler tarihine baktığınız zaman, görürsünüz ki, bütün peygamberler üzerlerine aldıkları talimatı tebliğ yoluyla icra etmişlerdir. Kur’an şöyle der:
"Onlar ki, Allah’ın elçiliğini tebliğ ederler, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka hiç kimseden korkmazlar..." (Sure 33:39)
Tebliğin bir diğer ifadesi de hakkı tavsiyedir. Bu tabir Asır Suresinde vardır:
"Asra yemin olsun ki, bütün insanlar büyük bir hüsranın içindedirler. Ancak; iman edip salih amelleri işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna! (Bunlar hüsranda değil, bilakis kazancın içindedirler...)" (Sure 103)
Bu hizmetin bir başka ismi de "Emr-i maruf ve nehy-i münker”dir. Bu hususu kitabımız şöyle anlatır:
"Müslümanlar birbirlerinin velileridir (dostları ve yardımcılarıdır) iyiliği emreder, kötülükten menederler..." (Sure 9:7 1)
"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz: iyiliği emreder, kötülükten menedersiniz ve (çünkü,) siz Allah’a inanırsınız." (Sure 3:110)
Ayet-i celilelerin ışığı altında ve etrafında yürüyecek olursak:
1- Tebliğ yaparken Allah’tan başkasından korkmamak lazımdır;
2- Gerçek manada imanlı olmanın ve aynı zamanda hayırlı bir ümmet olmanın şartlarından biri de tebliğ yapmaktır.
Esasen, her müslüman tebliğcidir. Bu, imanının da hayırli bir ümmetin hayırlı bir ferdi olmasının da gereğidir. Ve bu gereği yerine getirmesi için her fırsatta tebliğ yapacaktır. İslamın hakikatlarını tebliğ edecektir. Her müslüman, günün gündemindeki meseleleri başkalarına duyuracak ve tavsiye edecektir. Günümüzün dünyasının gündeminin başında gelen mesele de İslamın devleti ve İslamın siyasetidir. Tebliğ edilecek daha nice meseleler varsa da bunlar her caminin minber veya kürsüsünde anlatılmakta, tebliğ edilmektedirler. Ayrıca bunlar üzerinde yazılan eserlerin sayısı da çoktur. Ve bunların tebliğ edilmesine yasak da konmamıştır. Yukarda dediğimiz gibi, elli-altmış seneden beri gündeme getirilmeyen ve getirilmesine yasak konan bir mesele varsa o da İslamın devleti ve İslamın siyasetidir. Dinin, devletin her müessesesine hakim olması meselesidir. O halde her müslümanın bilmesi ve tebliğ etmesi gereken bir mesele varsa, hoca efendinin kürsü ve minberin gündemine getireceği bir mesele varsa, yazarın mevzu olarak seçeceği bir mesele varsa o da İslamın devlet, Kur’an’ın anayasa, şeriatın kanun olmasıdır.
Dünyanın dengeside İslam aleminin huzuru da ahiret hayatının saadeti de bu mübarek dinin aynı zamanda devlet olmasına bağlıdır. İşte bunu söylemek, yazmak ve tebliğ etmek hepimize düşmektedir. Kabul görsün veya görmesin, orası bize ait değildir. Orası Allah’a aittir; kalblere hükmeden O’dur. Usul-i dairesinde tebliğ etmek bizden, tevfik ve hidayet ihsan etmesi Rabbimizdendir.
TEBLİĞ VE METOD - CEMALEDDİN BİN REŞİD رحمة الله عليه
Heute | 6636 |
Insgesamt | 4844566 |
Am meisten | 42997 |
Durchschnitt | 1790 |